Ahlatlı Osman Çavuş

Asya ve Avrupa kıtaları arasında köprü konumunda olan Türkiye, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan boğazları, Kafkasya, Orta Asya ve Orta doğudaki doğal enerji kaynaklarına yakınlığı ile tüm dünyanın dikkatini çeken bir jeopolitik öneme sahiptir. Geçmişte Osmanlı Devleti, bugün ise Türkiye, bu jeopolitik öneminden dolayı çeşitli entrikalara sahne olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bu entrikalardan birini sahneye koyan işgal güçleri, yıllarca iç içe yaşadığımız Ermenileri kullanmışlardır ve kullanmaya da devam etmektedirler.

Osmanlı İmparatorluğunun zayıflamaya başladığı yıllarda, "Milleti Sadıka" olarak kabul edilen Ermeniler, batılı misyonerlerinin din adamı kisvesindeki kışkırtmalarıyla, isyan ve işgal hareketlerine başlamışlardır. Doğu Anadoluda daha etkili olan bu işgal hareketleri, savaştan çok, tam bir katliam niteliğindedir. I.Dünya savaşının başladığı yıllarda, Rus kuvvetleriyle birlikte hareket eden Ermeniler, 1915 yılında, bölgeye girmiş ve bir çok yeri işgal etmişlerdir. Ermeni çetelerinin işgal ettiği yerlerden, biriside Gevaş'tır. İşgal süresince bölge halkına insanlık dışı eziyet, işkence ve zulüm yapılmıştır. Gözü dönmüş caniler, çoluk, çocuk, kadın ve yaşlı ayrımı yapmaksızın, binlerce insanımızı acımasızca katletmişler ve, yine Ermeni zulmünden kaçan binlerce vatandaşımızın ise evini, barkını, malını ve sevdiklerini geride bırakıp, doğduğu topraklardan göç etmek zorunda bırakılmışlardır. Göç esnasında, yine birçok vatandaşımız, çeşitli sebeplerden dolayı canlarından olmuşlardır. O katliam dolu yılları yaşamış ve görgü tanığı olan Gevaş-Dereağzı köyünden Salih DEĞİRMENCİ oğlu, yaşanan o yıllara ait bildiklerini ve duyduklarını şöyle anlatmıştır.

"Kimisi ağır hastalarını, kimisi anne ve babasını götürmek için, binek hayvanı veya aracı olmadığından, köyde bırakmış, hatta kimi anneler ise, 1-2 yaşındaki çocuklarını yanlarında götürmelerine rağmen, onları dağ başında, ıssız yerlerde bırakmak zorunda kalmışlardır. Ermenilerin; silahlarınızı teslim ettiğiniz takdirde, size zarar vermeyeceğiz sözlerine inanarak, köylerini terk etmeyerek kalan halk da, ağaçlara bağlanarak, acımasızca katledilmişlerdir.

Bu katliam ve halka yapılan akıl almaz işkenceler karşısında, askerlerin az olduğu yerlerde, halkın kendini koruma zorunluluğu doğmuştur. Askerlerimizin yanında yer almak için çevrede sözü geçen yöre halkından, Kayalar köyünden Hasan bey ile Kazançlı Fettah ve Esat beyler kuvvet toplayarak, Koçak ve Dilmetaş köylerinde birleşerek, güç birliği oluşturmuşlardır.

Mart Ayında artık kuvvetlerimizin yeterli sayıya ulaşmasıyla birlikte, geriye bir tek Gevaş'ın kurtarılması, ve Ermenilerin bu topraklardan atılması kalıyordu. O dönemdeki Ermeni çetelerine komutanlık eden şahsa, Gevaş Kazanç köyünde cihangir isminde bir şahısla, haber gönderilerek, Ermenilerin bu bölgedeki işgallerine son vermeleri, aksi takdirde, kanları ve canları pahasına Gevaş'ı savaşarak geri alacakları, haberi verildi. Ermeni çetelerinin bu teklifi reddetmesi üzerine, 30 Martı 31 Marta bağlayan gece, yüzbaşı komutasındaki Türk askerleriyle, Hasan, Fettah ve Esat beylerin oluşturduğu milis güçleri, birlikte hareket ederek, Dokuzağaç köyünün alt tarafında, göle yakın kıyılarda, Gevaş'a ilerlerken, Hizanlı Seyit Ali'nin oğlu Haydan ile Pervarili Tahir ağanın oğlu, Ali beyin kuvvetleri de, Dokuzağaç köyünün arka tarafına doğru ilerlediler. Bu arada Gevaş'ın batısındaki şuan üzerinde bulunduğumuz Baklakar tepelerini tutan Ermenilerle, burada çok yoğun çarpışmalar meydana gelmiştir. Bu çarpışmalar esnasında askerlerimiz, milis kuvvetleriyle birlikte büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. Böylece 1915 yılından beri Ermeni işgali altında bulunan bölgemiz, kahramanca yapılan mücadeleler sonucunda, 31 Mart 1918 tarihinde, gerçek sahiplerinin eline geçmiştir. Bu çatışmalarda, Baklakar tepesinde Ermenilerce şehit edilen, Ahlattı Osman Çavuş yatmaktadır.

Şehit Ahlattı Osman Çavuşun künyesi, tam olarak bilinmemekle birlikte, Bitlis'in Ahlat ilçesinden olduğu söylenmektedir. Ancak şurası gerçektir ki, Gevaş'ın kurtuluşu sırasında, Ermenilerle yapılan savaşta şehit düşmüştür. Şehit düştüğü yer tam tespit edilemeyip, ölümünden 2-3 yıl sonra tespit edilmiştir.

Ahlatlı Osman Çavuşun şehit edildiği yerin, tespiti ile ilgili olarak, anlatılan rivayete göre, seferberlikten döndükten sonra, Gevaş'lı Latif isminde bir zat, rüyasında Ahlattı Osman Çavuş'u gördüğünü, kendisine (Şuanda üzerinde bulunduğumuz Baklakar tepesini kastederek ) naşının toprağın dışında olduğunu ve. kendi üzerinin kapatılmasını istediğini söylemiş, ve bunun üzerine Gevaş'tı Latif ismindeki zat rüyasını, Gevaş'ın ileri gelenlerine anlatarak, rüyasında gördüğü mevkiyi aramak için birkaç kişi ve, o zamanın Askeri Birlik Komutanıyla birlikte, tarif edilen yere giderler. Şuanda, üzerinde bulunduğumuz mevkiye gelindiğinde, gerçektende elinde tüfek şakağından vurulmuş, üzerindeki elbiseler bozulmasına rağmen, cesedinde en ufak bir bozulma olmadan yatan, Ahlattı şehit Osman Çavuş'u görürler ve, elindeki tüfeği almaya çalışırlar. Alamayınca buraya gelen o zamanki askeri birliğin komutanı şöyle der: ( Sen nöbetini tamamladın, şimdi nöbet sırası bende ) diye seslenerek, şehidin elinden silahını alır ve, şehidi üzerinde bulunduğumuz Baklakar tepe mevkiinde defnederler. Daha sonra defnedilen yerin üzerine şehit abidesi yaptırırlar. Gevaş'ın Ermeni işgalinden kurtuluşunda, şehit düşen Ahlatlı Osman Çavuş ve ismini bilmediğimiz, tüm şehitlerimizle birlikte, katliama maruz kalan tüm vatandaşlarımıza, Allahtan rahmet diler, o anki acı doiu günlerin tekrar yaşanmamasını temenni ederim.

Ünlü şairimiz Mehmet Akif ERSOY'un dediği gibi, Allah bu ülkeye tekrar bir daha istiklal marşı yazdırmasın

Bingöl'ün Yedisu İlçesinde Güvenlik Güçleriyle Teröristler Arasında Çıkan Çatışmada Şehit Olan askerlerimizden ilçemiz Yoldöndü köyüne bağlı Barışık mezrası nüfusuna kayıtlı Jandarma Komando Er Bülent Bayram